28 Haziran 2013 Cuma

Senden Önce Ben ve Jojo Moyes

Uzun zamandır zevk ile bir kitap okumadınız mı? İşte bu kitap tam size göre. 

Sizi en başından itibaren sayfaların arasına mahkum edecek, yer yer üzecek yer yer gülümsetecek ama sonuna geldiğinizde ve kitabın son satırlarını okuduğunuzda etkisinden kurtulamayacağınız, düşünmenize ve bazı düşüncelerinizi değiştirmenize neden olacak müthiş bir kitap.

Bana çok şeyler katan bir kitap oldu. Sizin için de öyle olacağına eminim. Mutlaka okunması gereken bir kitap. Şu ana kadar okuduğum kitaplar arasında kahramanların birbirlerine aşık olmalarını ve öykülerinin mutlu sonla bitmesini bu kadar dilediğim başka bir kitap olmadığını söyleyebilirim. 

Bu yıl okuduklarım arasında favorilerimden biri. Hem çok eğlendim hem de dediğim gibi çok düşündüm. Okunması çok keyifliydi. İşlenen konu trajik olsa da bunu hiçbir zaman direk yansıtmıyor. Yazarın kalemi de çok iyi, çeviri de. Yani kısacası tavsiyemdir.


Jojo Moyes



Jojo Moyes 1969 yılında doğdu ve Londra'da büyüdü. Çeşitli işlerde çalıştıktan sonra 2002 yılında yayınlanan ilk kitabından bu yana tüm zamanını roman yazmaya ayırmıştı. Kocası, gazeteci Arthur ve üç çocuğu ile birlikte Essex'de bir çiftlikte yaşıyor.


Yazar hakkında daha ayrıntılı bilgi almak ve şu ana kadar yayınlanmış kitaplarını incelemek isteyenler alttaki linki tıklasın.




Senden Önce Ben




Pegasus Yayınlarından çıkan kitabın arkada kapak yazısı;

Birbirlerine aşktan başka verecek hiçbir şeyleri yoktu...

Yaşamın ince detayları Lou'dan sorulur. Otobüs durağıyla ev arasında kaç adım var? Çalıştığı kafeye gelip gidenler nasıl bir hayat yaşıyor? Parlak yeşil elbisenin altına ne renk külotlu çorap giyilir? Onda bu soruların hepsinin cevabı var. Kolayca mutlu olabildiği küçücük dünyasında bilmediği tek şey hayatın çok daha karmaşık soru ve cevaplarla dolu olduğu...

Geçirdiği motosiklet kazasıyla hayatı altüst olan Will uzun süredir karmaşık sorularla meşgul. Bu hayatta diğer insanları mutlu eden küçük şeyler ona biraz olsun keyif vermiyor. Çevresindeki tüm renkler birden griye dönmüş ve böyle bir umutsuzluk içindeyken yapabileceği tek şeyin hayatını sonlandırmak olduğunu düşünüyor.

Peki, asık suratlı, aksi ve geçimsiz Will, Lou'nun rengârenk yaşamıyla karşılaşırsa neler olur?

Mucizelere inanmıyorsanız durup bir kez daha düşünün...


"Sakin Son Bölümleri Otobüste Giderken Okumayın. Ağlamamak için kendinizi tutmaya çalışırken bir enkaza dönüşebilirsiniz."
Tracy Williams

"Bu kitabı okuyunca duygudan duyguya koşacağınız bir lunaparka girmiş gibi oluyorsunuz. Okurken dünyayı ve zamanı durdurmak isteyeceksiniz."
Dooster

"Arkadaşların elden ele dolaştıracağı bir roman olacak. Moyes karizmatik, gerçekçi ve çarpıcı karakterler yaratmayı çok iyi biliyor."
The Independent

"Sizi bu kadar içine çekecek başka bir kitap bulmanız çok zor. Yıllardır okuduğum en güzel kitap."
Gill B.

"Bu hikâyeyi kitap bittikten çok uzun bir süre sonra bile hatırlayacak, her daim yanınızda taşımak isteyeceksiniz."
Romantic Book Lover


Kitabın sayfaları arasında biraz gezinmeye ne dersiniz;

"Pekala Bayan Clark... Daha önce hiç kötürüm hastalarla çalışma deneyiminiz oldu mu?"
"Hayır."
"Uzun zamandır mı bakıcılık yapıyorsunuz?"
"Eee... Aslında hiç bakıcılık yapmadım," dedim ve sanki Syed'ın kulağıma eğilip fısıldadığını duyar gibi, "Ama eminim öğrenebilirim," dedim.
"Kötürüm ne demek biliyor musunuz?"
Bir an duraksadım. "Tekerlekli sandalyeye mahkum olmak mı?"
"Sanırım bir anlamda öyle. Çeşitli dereceleri var, ama burada bacakları hiç kullanamamaktan bahsediyoruz. Ellerini ve kollarını ise sınırlı derecede oynatabiliyor. Bu seni rahatsız eder mi?"
"Açıkçası onu edebileceği kadar etmez." Zorla gülümsemiştim ama Bayan Traynor'un yüzü ifadesizdi.
"Özür dilerim, öyle demek..."
"Araba kullanabilir musunuz Bayan Clark?"
"Evet."
"Ehliyetinizde bir ceza var mı?"
Başımı hayır anlamında salladım.
Camilla Traynor listedeki bir şeyi işaretledi.
"Kaç yaşındasınız?"
"Yirmi altı."
"Bir önceki işinizde altı yıl çalışmışsınız."
"Evet, sizde referans mektubumun bir kopyası olmalı."
Kadın, "Hımmm..." diyerek mektubu yukarı kaldırdı ve gözlerini kısarak baktı." Bir önceki işvereniniz sizden 'sıcak, konuşkan ve hayat kurtarıcı' biri olarak bahsediyor."
"Evet, ona bir hayli yardımcı oldum."
Yine ayni ifadesiz yüz.
İçimden, Cehennemin dibi, dedim.
Sanki üzerimde bir inceleme yürütülüyor gibiydi. fakat bunu iyi bir şekilde yaptığı söylenemezdi. Annemin gömleği birden gözüme ucuz görünmeye başlamıştı; sentetik iplikler cılız ışığın altında parlıyordu. Bunların yerine en sade pantolonumu ve gömleğimi giymeliydim. Bu takım haricindeki her şey olabilirdi. 
............................................................................................

"Yapmamı istediğin bir şey..." diye söze başladım, ama görünürde kimse yoktu.
Oda boştu.
O an gürültüyü duydum. Koridora doğru koşarken parçalanan camların ardından gelen başka bir gürültü duydum. Ses Will'in yatak odasından geliyordu. Aman Tanrım, kendisine bir şey yapmasına izin verme lütfen. Paniğe kapıldım. Bayan Traynor'un uyarısı matkapla beynimi deler gibiydi; Will'i on beş dakikadan fazla yalnız bırakma demişti.

............................................................................................

O akşam bir şey oldu. Işıklar kısılmış, küçük masamız daha az dikkat çekici hale gelmişti. Yoğun çiçek kokuları akşam rüzgarıyla etrafa yayılıyordu. Belki burası akla gelen en son yerdi, ama hepimiz müzik, şarap ve dans eşliğinde gerçekten de keyif almaya başlamıştık. Will'i hiç bu kadar rahat görmemiştim. Mary ve benim aramda duruyor, onunla konuşuyor ve gülümsüyordu. Hayatından öyle memnun görünüyordu ki ona yönelebilecek acı dolu ya da olumsuz bakışları kendisinden uzaklaştırıyordu. Şalımı omuzlarımdan indirmemi ve dik oturmamı söyledi. Ben de onun ceketini çıkartıp kravatını gevşettim ve ikimiz de dans edenlere bakarken kıkırdamamak için kendimizi zor tuttuk. Bu şatafatlı insanların danslarını görünce nasıl rahatladığımı anlatamam. Gerçekten elektrik verilmiş gibiydiler. Kadınlar yıldızlara doğru parmaklarını uzatıp küçük hareketler yapıyor, kıvırırken bile olağanüstü kontrollü görünüyorlardı.

............................................................................................

Bir sonraki dans için pist boşaldığında kendimi, "Ne dersin Will? Beni bir iki kez döndürmek ister misin? derken buldum.
"Ne?"
"Haydi ama! Şu adilere konuşacak bir şeyler verelim."
Mary kadehini kaldırarak, "Ah harika olur!" dedi. "Şahane hareket."
Ona seçme şansı bırakmamıştım. Dikkatli bir şekilde Will'in kucağına oturdum ve kollarımı boynuna dolayıp kendimi yerleştirdim. Bir dakika durup gözlerimin içine baktı, sanki beni reddedip reddedemeyeceğini düşünüyordu. Sonra şaşırtıcı bir şekilde bizi dans pistine sürdü ve aynalı toplardan yansıyan ışıkların altında küçük daireler çizmeye başladı.
Bir yandan ne yaptığının farkındaydım, bir yandan da çılgın gibi hissediyordum. Öyle bir açıyla oturuyordum ki elbisem neredeyse kalçalarıma kadar açılmıştı.
Will kulağıma, "Bırak kalsın," diye fısıldadı.
"Bu biraz..."
"Haydi, Clark. Beni yarı yolda bırakma."
Gözlerimi kapattım ve kollarımı boynuna doladım. Yanağım onunkine yaslanmıştı. Tıraş losyonunun limon kokusunu içime çekiyordum. Müzikle birlikte mırıldandığını hissedebiliyordum.



26 Haziran 2013 Çarşamba

Aşkın Baharına Uyanmak ve Julia London

Aşkın Baharına Uyanmak, yazarın okuduğum üçüncü kitabı. Daha ilk kitabını bir günün içinde gözümü kırpmadan okuyup bitirdiğimde bu yazarı en favori yazarlarım arasında üst sıralara yerleştirdiğimi söylemeliyim. İkinci kitabını okurken ne kadar isabetli bir karar verdiğimi düşünmüştüm ve şimdi de Aşkın Baharına Uyanmak adı kitabı okurken bu fikrimin asla ama asla değişmeyeceğine kanaat getirdim.

Hazır olun. Masalsı anlatımı ile okurken kelimeler sizi kitabın içine çekecek. Yüreğinizin en derinliklerine, kimsenin bilmediği kör noktalara dokunacak. Bu kitabı o kadar benimseyecek ve içinize sindireceksiniz ki birkaç gün kendinize gelemeyeceksiniz.

Keyifli, coşkulu, tutkulu, aşk dolu bir kitap okumak istiyorsanız hemen alın ve başlayın derim.


Julia London














Asıl adı Dinah Dinwiddie olan yazar Teksas'ta bir çiftlikte doğup büyümüştür. Washington D.C.'de üniversiteden mezun olmuş ve orada çalışmıştır. Amerika'yı ve Avrupa'yı gezdikten sonra tekrar Teksas'a geri dönmüştür.

Yazar New York Times and USA Today'de en çok satanlar listesine girmeyi başarmış ve historical romance türündeki kitaplarıyla listelerden inmeyen biri olmuştur. 4 kez RITA'ya aday olan yazar halen Teksas'ta eşiyle beraber yaşamaktadır.

Yazar hakkında detaylı bilgi almak isteyenler alttaki linki tıklayarak yazarın sayfasını ziyaret edebilirler.




Aşkın Baharına Uyanmak
















Martı Yayınlarından çıkan kitabın arka kapak yazısı;

Mutlu olmanın hayalini kuran 2 insanın imkânsız aşkı…

Hayatın zorluklarıyla erken yaşta tanışan Lauren, ailesini kaybettikten sonra sorumsuz amcasının baskısıyla zengin 1 kontla evlenir. Kontun ölümüyle kendisine kalan mirasa bile dokunmayan Lauren her şeyi bırakarak evine döner, ancak geride bıraktıkları ona huzur vermemekte kararlıdır.

Kardeşinin ölümü üzerine dük olan Alex, kendi gibi olamadığı bir hayatı yaşamaya mecbur kalır. Ancak benimseyemediği bu hayata daha fazla dayanamayan Alex oyunun kurallarını bozmanın peşine düşer, 1 de imkânsız aşkının…

Julia London hayranlık uyandıran üslubuyla âşık olmanın ne denli müthiş,büyüleyici aynı zamanda acı olduğu gerçeğini 1 kez daha hatırlatıyor.

“Bu kitabı okuduktan sonra yaşadığınız yoğun duygusallığın üstesinden gelmek için kendinize zaman vermelisiniz! Julia Londonın güçlü kalemi sizlere daha önce hiç hissetmediğiniz duyguları yaşatacak.”
Publishers Weekly

“Çok farklı 2 insanı buluşturan tek neden, aşkın karşı konulmaz gücüdür. Aşkın Baharına Uyanmak bu gerçeği anlaşılabilir kılan etkileyici bir roman.”
Booklist

“Julia Londonın gerçeğe bürünen karakterleri, hayatlarındaki seçimleriyle okuyucuları kimi zaman hüzünlendirirken kimi zaman da gülümsetmeyi başarıyor.”
Romantic Times



25 Haziran 2013 Salı

Doğum Lekesi ve Caragh M. O'Brien

Bu kitabın arka kapak yazısını okuduğumda ne kadar heyecenlandığımı anlatamam. Uzun zamandan sonra hevesle elime aldığım ve bir günün içinde bitirdiğim ender kitaplardan. 
Doğum Lekesi inanılmaz sürükleyici, merak uyandırıcı bir kitap. Açlık Oyunları serisini veya Evrenin Ötesi gibi kitapları seviyorsanız Doğum Lekesini de seveceğinizin garantisini verebilirim. Ben serinin devamını midemde bir ağrı ile bekliyorum. Umarım Martı Yayınları bizi çok bekletmez.

Caragh M. O'Brien

















Genç yetişkinler için yazdığı karşı ütopik romanlarıyla tüm dünyada büyük ilgi uyandıran yazar, Williams Koleji'nin ardından Johns Hopkins Üniversitesi'nde eğitimini tamamladı. Kocasıyla beraber, iki oğlu ve bir kızıyla yaşıyor. Birkaç yıl önce Connecticut'tan Kaliforniya'ya ülkeyi baştan başa geçerken, güney eyaletlerindeki kuraklık, iklim değişimi gerçekten vurduğu zaman Amerika'ya neler olacağını düşünmeye sevk etmiş yazarı.

"Kanada'yı topraklarımıza katıp kuzeye taşınabileceğimizi düşündüm. Çok hoş bir fikir değildi ve kriz anında politika ve gücün nasıl evrileceğine dair endişelerin kıvılcımı oldu. Bebekleri de işin içine dahil edince Gaia'nın hikayesinin başlangıcına sahip oldum." diyor.


Nasıl yazar olduğuna gelirsek şayet şu sözlerle anlatıyor;

"İnsanlar nasıl yazar olduğumu soruyor, cevap yavaş ve basit. Kitaplarla dolu kızlık çağımı, en yakın arkadaşım olan komşumla olan ilişkimi, çılgın ve müzikal altı kardeşimi, kocama ve afacan çocuklarıma olan aşkımı, belirli kayıp ve korkuları, yazı yazmak ve öğretmekle harcadığım yılları ele alın ve beni bir bilgisayarla kanepeye oturtun. Elimden gelenin en iyisini yazmaya çalışırım."


Gaia'nın hikayesinin ilk taslağını Tiburon, Kaliforniya'da Sabbatta yazmış ve ne zaman tıkansa uzun yürüyüşlere çıkarmış.
  
Aşağıda Doğum Lekesi'nin aldığı ödüller ve başarılar yer alıyor.
 

Amelia Bloomer List 2011 Recommended feminist reading, ages 0-18
Arkansas Teen Book Award List (2012) Teens vote for their favorite YA novel.
Beehive Young Adults' Book Award Nominee (2012) Utah teens vote for their favorite YA novel.
Cybils Young Adult Fantasy/Science Fiction Awards Nominee 2010
Georgia Peach Book Awards Nominee (2011-2012) Teen readers vote for their favorite YA novel.
Junior Library Guild Selection
Rhode Island Teen Book Awards Nominee 2012 Teen readers vote for their favorite YA novel.
Tayshas Reading List 2011 Texas Library Association picks for teens
YALSA Best Fiction for Young Adults 2011 99 picks by the YA unit of the American Library Association


 
Birthmark serisini sırayla ;






Yazar hakkındaki bilgiler aşağıda verilen adresten alıntıdır.

http://raflarinarasindan.blogspot.com/2013/06/blog-tur-dogum-lekesi-caragh-m-obrien.html


DOĞUM LEKESİ YAZARI CARAGH M: O'BRIEN İLE SÖYLEŞİ

Kitap Oburları: Merhaba Caragh, öncelikle bizimle söyleşi yapmayı kabul ettiğin için teşekkürler.
Caragh M. O’Brien: Öncelikle bizimle söyleşi yapmak istediğiniz için teşekkürler. Doğum Lekesi’ni umarım beğenerek okumuşsunuzdur.

Kitap Oburları: Neden genç yetişkin kitapları?
Caragh M. O’Brien: Aslında bu yola bir genç yetişkin romanı yazayım diye çıkmadım. Elimden gelenin en iyisini yaptığımı düşündüğümde ortaya çıkan roman bu türe denk geldi sadece. Romanın merkezinde 16 yaşındaki bir ebe olan Gaia olduğundan editörüm bu romanın hedef kitlesinin genç yetişkinler olacağını söyledi. Ben de editörümü dinledim ama sonrasında gördük ki kitabı yetişkinler de okudu ve sevdi.

Kitap Oburları: Genç yetişkin türünde yazmanın en zor tarafı nedir?
Caragh M. O’Brien: Sanırım en zor kısmı kendiniz genç yetişkin değilken bir genç yetişkin nasıl davranır, nasıl tepki verir diye kurgulamak. Günlük hayatımda gönüllü katıldığım aktivitelerde pek çok genç yetişkin şair ve yazarla vakit geçirmek işimi biraz kolaylaştırdı. Kalabalık bir ailemin olması da bir başka avantaj oldu benim için. 

Kitap Oburları: Doğum Lekesi’ni yazmaya başladığınızda nasıl bitireceğinizi biliyor muydunuz, yoksa, olaylar yazdıkça mı gelişti?
Caragh M. O’Brien: Kitabı yazmaya başladığımda nasıl sonlandıracağımı aşağı yukarı biliyordum ama romanı son haline getirene kadar üzerinde çalıştığım taslak 10’dan fazla revizyona uğradı.

Kitap Oburları: En çok günün hangi saatlerinde yazmayı seviyorsunuz?
Caragh M. O’Brien: Özellikle tercih ettiğim bir saat yok. Herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde yazabilirim.

Kitap Oburları: Romanınızın herhangi bir bölümünü yazmak için bilgisayar karşısına geçtiğinizde planladığınızın tamamen dışında şeyler yazdığınız oluyor mu? Yazarken kafanızdaki kurgunun değil de yarattığınız karakterlerin romanın ilerleyişini belirlediği zamanlar oluyor mu?
Caragh M. O’Brien: Kesinlikle. Karakterlerim ve ben bir takımız ve karakterlerimin beni şaşırtacağına güvenerek yazıyorum biraz da. Böyle olmasa yazmanın keyfi de kaçabilir sanki. Bu arada bu sorular bana senin de bir yazar adayı olduğunu düşündürttü.
Kitap Oburları (Pınar): Çoğunluğun sesiyim sadece. Şimdiye kadar hiç yazma girişimim olmadı.

Kitap Oburları: En çok ne tür müzik eşliğinde yazmayı seviyorsunuz?
Caragh M. O’Brien: O günkü ruh halime göre değişiyor ama en sık dinlediklerim Eric Whitacre, The Lumineers, Bonnie Raitt ve James Taylor.

Kitap Oburları: Doğum Lekesi’nde değişiklik yapmak şansınız olsa değişiklik yapar mıydınız? Neyi değiştirdiniz?
Caragh M. O’Brien: Tek kelimesine dokunmazdım. Ben romanı tamamladığımda artık romanın benimle bağı koptu. Doğum Lekesi’nin ayrı bir hayatı var şimdi. Bu arada şu an yazmakta olduğum romanı değiştirmekle meşgulüm şu an.

Kitap Oburları: Nerelerde yazmayı tercih ediyorsunuz? Sevdiğiniz belli bir yer var mı?
Caragh M. O’Brien: Evin içinde güneş vuran herhangi bir kanepe üzerinde.

Kitap Oburları: Yazarken tıkandığınızda ne yapıyorsunuz?
Caragh M. O’Brien: Bir yazarın tıkanması gerçekten çok sancılı bir süreç. Çünkü hiçbir zaman bu tıkanmanın ne kadar süreceğini tahmin edemiyorsunuz. Böyle zamanlarda ben hiç bir şekilde yazmaya ara vermiyorum. O an üzerinde çalıştığım romanla ilgili olsun olmasın devamlı bir şeyler karalıyorum. Genelde son yazdığım birkaç sayfayı okumadan silip baştan yazmaya çalışıyorum. Gündüzleri peş peşe yazamadığım dönemlerde kendimi gündelik işlere verip geceleri yazmayı deniyorum. Az önce de söyledim, tekrar yinelemek istiyorum. Hiç bir şekilde “yazma” sürecine ara vermiyorum. Ara vermeniz durumunda geri dönmek tahmin ettiğinizden zor olabilir ve uzun sürebilir. Geçmişte bunu da yaşadım ve dersimi aldım.

Kitap Oburları: Kitap yazmak isteyen okuyucularınız için önerileriniz nelerdir?
Caragh M. O’Brien: Önerim çok basit: Size zevk veren, hoşunuza giden her konuda yazın.

Kitap Oburları: Son olarak, Türk okurlara vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Caragh M. O’Brien: Kitaplarım kendi ülkem dışında bir ülkede her yayınlandığında sanki ilk kitabım satışa çıkmış gibi heyecanlanıyorum. Bu heyecanıma daha da heyecan katacak bir durumda Türkiye’ye gelebilmem olurdu herhalde. Bu keyifli söyleşi için tekrar çok teşekkürler.


Bu söyleşi altta verilen linkten alıntıdır.

http://pinucciasbooks.blogspot.com/2013/06/blog-tur-dogum-lekesi-caragh-m-obrien.html

Söyleşiyi yapan sayfanın linki ise; https://www.facebook.com/KitapOburlari



Doğum Lekesi

















Kitabın arka kapak yazısı;

Geçmişten gelen bir işaret geleceği belirlyecek!

Geleceğin dünyasında insanoğlu ikiye bölünmüştür.

Bir yanda son derece ihtişamlı ve korunaklı hayatlar yaşayan üstün bir ırk, diğer yanda bu ırkın varlığını sürdürmek için görevlendirilmiş, zor koşullar altında yaşayan ötekiler...

Yüzündeki çirkin yara izi yüzünden kusursuzların dünyasından ucube olarak dışlanan bir kız, bu üstün ırkın bilinmeyen gerçeklerini ortaya çıkaracak bir güce sahiptir; çünkü geleceğin kaderi, bu kıza ait eski ve gizemli bir kurdelenin ucundadır...


“Gelecek zamanda ikiye bölünmüş insanlığın başından geçenleri okurken, kendinizi karanlık ve merak uyandıran bir hikâyenin içinde bulacaksınız.”
Publishers Weekly
 

“Caragh M. O’Brien daha önce karşılaşmadığınız bir dünyanın kapılarını aralıyor. Karşı ütopya olarak kurguladığı Doğum Lekesi bu türü seven okuyucular için eşsiz ve adeta nefes kesici.”
Booklist

“Bu muhteşem serüven hızlı temposu, yetenekli karakteri ve birkaç sürprizi sayesinde hareketli ve kışkırtıcı bir okuma.”
Good Choice


Yazar hakkında bilgi almak için sitelerde dolaşırken kesinlikle katıldığım bir fikre rastladım ve altta adresini vererek sizlerle paylaşmak istedim.

Son olarak okuyanlar kitabın Nazi Almanya'sı ile benzerlik gösterdiğini fark edecektir. Nazi Almanya'sında üstün ırkı yaratmak için küçük bir kusuru olan insanlar bile dışlamıştır. Ve aynı kitaptaki gibi insanların en çok bulunmak istediği yer yerleşim bölgesi -Anklav-dir. Bir yerlerde yazarın bundan etkilendiğini okumuştum. Bakalım serinin 2. kitabı nasıl devam edecek :)

http://mirielenda.blogspot.com/2013/06/blog-tur-dogum-lekesi-caragh-m-obrien.html